çocuklar

listen to the pronunciation of çocuklar
Турецкий язык - Английский Язык
children

Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection. - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

issue
juvenility
family

We will divide the large area of family land equally between our children. - Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

Children reflect the family atmosphere. - Çocuklar aile ortamını yansıtırlar.

guys

Where did you guys go? - Siz çocuklar nereye gittiniz?

He gets jealous when I talk to other guys. - Ben diğer çocuklarla konuşursam kıskanır.

kids

Please pass it to the other kids. - Lütfen onu diğer çocuklara uzat.

Do you know what your kids are eating? - Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz?

small fry
progeny
the kids
çocuk
kid

You think that TV is bad for kids? - TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?

My mother died when I was a kid. - Annem ben çocukken öldü.

çocuk
child

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

çocuklar gibi şen
as jolly as a sandboy
çocuklar gibi şen
as happy as a sandboy
çocuklar gibi şen
jolly as a sandboy
çocuklar için basit oyunlarınız var mı
Do you have easy games for children
çocuklar için eğlenceli oyunlarınız var mı
Do you have entertaining games for children
çocuklar için indirim var mı
Are there any discounts for children
çocuklar için tesisleriniz var mı
Do you have facilities for children
çocuklar için uygun mu
Is it suitable for children
çocuklar!
(Konuşma Dili) Hey, you all!
çocuk
{i} baby

Mother asked the babysitter to watch the children. - Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.

Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night. - Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

çocuk
children

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

çocuk
(ısk.) bairn
çocuk
fairy

The children love listening to fairy tales. - Çocuklar masal dinlemeyi sever.

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike. - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

çocuk
juvenile

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

kimsesiz çocuklar
street children
otistik çocuklar
autistic children
sorunlu çocuklar
problem children
yetenekli çocuklar
gifted children
çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

I had chicken pox when I was a kid. - Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.

Chicken pox is a common childhood illness. - Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess. - O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.

çocuk
children's
engelli çocuklar
children with disabilities
kimsesiz çocuklar
homeless children, children living on the streets
kimsesiz çocuklar yurdu
foundling hospital
küçük çocuklar
small children
okul çağındaki çocuklar
schoolchildren
sanat ve çocuklar
(Sanat) arts and children
televizyon ve çocuklar
(Basın) television and children
terk edilmiş çocuklar
abondoned children
zengin çocuklar
children of the rich
zihinsel özürlü çocuklar
mentally handicapped children
Çocuk
(Tıp) offspring
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

Tom told his son the story about a monster that ate children. - Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.

What will a child learn sooner than a song? - Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

The archaeologists discovered over a hundred graves, a few of which belonged to infants. - Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.

They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine. - Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

You shouldn't allow your son to act like a selfish brat. - Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.

You're acting like a spoiled brat. - Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

Don't spoil the children. - Çocuklara yüz verip şımartma.

A child is spoiled by too much attention. - Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber
Турецкий язык - Турецкий язык
(Hukuk) ETFAL
(Hukuk) SIBYAN
sübyan
Çocuk
küçük
çocuk
(Lehçe, Diyalekt) velet
Çocuk
uşak
Çocuk
(Hukuk) TIFL
Çocuk
zürriyet
Çocuk
enik
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar tecrübesi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız: "Çocuğun bir sütninesi vardı."- R. H. Karay
çocuk
Genç erkek
çocuk
İnsan
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlat: "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan
çocuk
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan: "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlât
çocuklar
Избранное