plenty-of

listen to the pronunciation of plenty-of
İngilizce - Türkçe
bol miktarda

Askerlerin bol miktarda silahları vardı. - The troops had plenty of arms.

Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı. - He had plenty of money for his trip.

bir dolu
pek çok

Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim. - As a new father, I gave my first child plenty of books.

Pek çok insana danıştık. - We consulted plenty of people.

bol

Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin! - You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!

Bu yıl bol karımız vardı. - We have had plenty of snow this year.

yığınla
hayli

Tom zaten hayli tehlikede. - Tom is in plenty of danger already.

Tom'un hayli seçeneği var. - Tom has plenty of options.

çok

Tom'un özür dilemek için çok fırsatı vardı, ama bunu yapmadı. - Tom had plenty of chances to apologize, but he didn't.

Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim. - As a new father, I gave my first child plenty of books.

bolca

Tom'un bolca şansı vardı. - Tom had plenty of chances.

Endişelenme. Bolca suyumuz ve yiyeceğimiz var. - Don't worry. We have plenty of water and food.

İngilizce - İngilizce
a lot of -, much -