Mary bugün çok şirin görünüyor.
- Mary looks pretty today.
Olmak istediğinizde oldukça şirin olabilirsiniz.
- You can be pretty charming when you want to be.
Sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
Senden oldukça memnunum.
- I am pretty pleased with you.
Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilir.
- Tom can speak French pretty well.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
- Tom is pretty good at playing piano by ear.
Tom epeyce zengin, değil mi?
- Tom is pretty rich, isn't he?
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Jane çok güzel ve nazik.
- Jane is very pretty and kind.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
To escape a violent beating from sailors to whom he has sold a non-functioning car, Jerry takes his stepfamily for a holiday in a trailer park miles away, where, miraculously, young Nick meets a very pretty young woman called Sheeni, played by Portia Doubleday.