Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
 - A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
Açık havada iyi zaman geçirdik.
 - We had a good time in the open air.
Günü açık havada geçiririz.
 - We spent the day in the open air.
Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
 - People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
 - Open-air markets sell food grown on local farms.
Açık hava konseri yağmur yüzünden iptal oldu.
 - The open-air concert was cancelled because of the rain.
... this town is an open air museum of celtic architecture ...