Yanımda çok param yok.
- I don't have much money on me.
Yanımda hiç param yok.
- I don't have any money on me.
Her gün onun üzerinde çalıştım.
- I worked on it day after day.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
beers on me - biralar benden.
... has an opportunity for someone to design systems that go in ...
... And someone has to design the clothes. ...