old; having lived for relatively many years

listen to the pronunciation of old; having lived for relatively many years
İngilizce - Türkçe

old; having lived for relatively many years teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

elderly
{s} yaşlı

Tom yaşlı bir bayana koltuğunu verdi. - Tom gave his seat to an elderly lady.

Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor. - The elderly man takes strong drugs for his heart.

elderly
yalnızca
elderly
{s} ihtiyar
elderly
{s} oldukça yaşlı

Oldukça yaşlılara kim bakmalı? - Who should look after the elderly?

elderly
(isim) ihtiyar
elderly
yaşını basını almış
elderly
{s} yaşını başını almış
İngilizce - İngilizce
elderly
old; having lived for relatively many years