I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
- Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
People are apt to make excuses.
- İnsanlar mazerette bulunma eğilimindedir.
He had a strong alibi.
- Onun güçlü bir mazereti vardı.
Tom has a perfect alibi.
- Tom'un mükemmel bir mazereti var.
You're out of excuses.
- Mazeretlerin tükendi.
Tom's alibi checked out.
- Tom'un mazereti kontrol edildi.