Her lamba büyülü değildir.
- Not every lamp is magic.
Ona büyü yapacağım ve bir kurbağaya çevireceğim.
- I'll use magic on him and turn him into a frog.
Bu sihirbazlıktaki hileyi fark ettim.
- I was aware of the trick in this magic.
Gerçek bir canlı sihirbazlık gösterisi izlemek ister misin?
- Do you wanna see a real live magic show?
Bu sihirbazlıktaki hileyi fark ettim.
- I was aware of the trick in this magic.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Her lamba büyülü değildir.
- Not every lamp is magic.
Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
- Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Çocuk bir sürü sihirli numaralar biliyor.
- The boy knows many magic tricks.
movie magic.
Magic makes the light go on.
a magic wand; a magic dragon.