limitation; restriction

listen to the pronunciation of limitation; restriction
İngilizce - Türkçe
tahdit
corrective
düzeltici

Düzeltici lenslere ihtiyacım var. - I need corrective lenses.

Biz düzeltici önlemleri uygulamalıyız. - We must apply corrective measures.

corrective
(Tıp) Düzeltici, uygun hale getirici
corrective
(Tıp) korektif
corrective
(Ticaret) islah edici
corrective
{i} ıslah edici şey
corrective
çare
corrective
ıslah eden veya düzelten şey
corrective
{s} yatıştırıcı
corrective
{s} ıslah edici
corrective
(Tıp) bir ilacın hoşa gitmeyen tadını, kokusunu veya rengini düzeltici madde, diğer bir ilacın zararlı etkisini ortadan kaldıran ilaç
corrective
düzeltici ıslah edici
corrective
{i} düzeltici şey
İngilizce - İngilizce
corrective
limitation; restriction