let-alone

listen to the pronunciation of let-alone
İngilizce - Türkçe
şöyle dursun

Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile. - He can't even read, let alone write.

Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor. - She can hardly walk, let alone run.

kendi haline bırakmak
bırak

Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım. - I was too exhausted to think, let alone study.

Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile. - I can't read French, let alone speak it.

karışma
let well enough alone
olanla yetinmek
Honesty, let alone honor, was not in him
Şeref şöyle dursun, onda dürüstlük namına bir şey yoktu
leave/let him alone
/ Onu rahat bırakalım
let alone
(Kristalografi) 'na ek olarak
let me alone
yalnız bana izin
let well alone
hiç karışmamak
let/leave s.o./s.t. alone
olduğu gibi bırakmak, kendi haline bırakmak; dokunmamak, rahat bırakmak
Honesty, let alone
Şeref şöyle dursun, onda dürüstlük namına bir şey yoktu
let alone
şöyle dursun: He can't support himself, let alone two relatives. İki akraba şöyle dursun, kendisini bile geçindiremiyor
let alone
(Fiili Deyim ) kendi haline bırakmak , ilişmemek
let alone
rahat bırakmak
let alone/be
karışmamak, kendi haline bırakmak
let him alone
(Konuşma Dili) bırak işine karışma
let him alone
(Konuşma Dili) bırak ne hali varsa görsün
İngilizce - İngilizce
Türkçe - İngilizce

let-alone teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

şöyle dursun let alone ..., never
mind about ...: Fransızca şöyle dursun, Türkçeyi bile doğru dürüst konuşamıyor . Never mind about French, he can't even speak Turkish properly