Kıyafet için çok para harcar.
- Er gibt viel Geld für Kleidung aus.
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Alle beide hatten dunkle Kleidung angezogen.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary trägt provozierende Kleidung.
O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- Er sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.
Mary her zaman bakımlı ve modaya uygun olarak giyimlidir.
- Mary is always well-groomed and fashionably dressed.
Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.
- Tom is always very neatly dressed.
Onun giysisinin basitliğini seviyorum.
- I like the simplicity of her dress.
Mary'nin giysisi güneşte kuruyor.
- Mary's dress is drying in the sun.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.
- The girl dressed in white is his fiancée.