He wore a pullover sweater to keep from getting cold.
- Kendini soğuktan korumak için kazak giydi.
Mary knitted Tom a pullover for his birthday.
- Mary, doğum günü için Tom'a bir kazak ördü.
The suspect was last seen wearing blue jeans and an orange sweatshirt.
- Şüpheli en son mavi kot pantolon ve turuncu bir kazak giyerken görüldü.
The colder it got, the more I wanted a jumper.
- Ne kadar çok soğuk olursa, o kadar çok bir kazak isterim.
He wore a dark sweater.
- O koyu renkli bir kazak giymişti.
That red sweater looks good on you.
- O kırmızı kazak üzerinde iyi görünüyor.
The Moon is cossacks' Sun.
- Ay Kazakların Güneşidir.
Where's a cossack, there's a glory.
- Nerede bir Kazak, orada bir zafer var.
I will try to write in Kazakh myself.
- Kendim Kazakça yazmaya çalışacağım.
My school has Uighur, Han, Kazakh, Hui, Mongol, Kirghiz, Xibo, Tajik, and Uzbek ethnicities, among others.
- Benim okul, diğerleri arasında, Uygur, Han, Kazak, Hui, Moğol, Kırgız, Xibo, Tacik ve Özbek etnik kökenlere sahiptir.
All sweaters of this type are out of stock now. We'll order them from the main store in Tokyo.
- Şu anda bu tür tüm kazaklar bitti. Onları Tokyo'daki ana mağazadan sipariş edeceğiz.
Magnificent sweaters are made from the wool of French sheep.
- Muhteşem kazaklar, Fransız koyunlarının yününden yapılmış.