kalanın

listen to the pronunciation of kalanın
Türkçe - İngilizce

kalanın teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

kalan
rest

I put the rest of your clothes in the laundry. - Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.

My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there. - Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalan
left

The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator. - Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.

There was only a little milk left in the bottle. - Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

kalan
over

I drank the milk that was left over from breakfast. - Kahvaltıdan kalan sütü içtim.

The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world. - Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

Would you please send the remaining five units right away? - Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve birkaç içki için dışarı gidelim.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Who ate the rest of the leftovers? - Yemek artıklarının kalanını kim yedi?

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

Tom has three surviving children. - Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.

kalan
the remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
from left
altta kalanın canı çıksın
(Konuşma Dili) The devil take the hindmost
altta kalanın canı çıksın
the devil take the hindmost
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
İngilizce - İngilizce

kalanın teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kalan
The sea otter