There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
Why are you giving me such a scornful look?
- Neden bana böyle küçümseyen bir görünüm veriyorsun?
I'm tired of your snide remarks.
- Senin küçümseyen uyarılarından bıktım.
The learned are apt to despise the ignorant.
- Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.
Even his servants despised him.
- Onun uşakları bile onu küçümsedi.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.
True artists scorn nothing; they force themselves to understand instead of judging.
- Gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemez; onlar kendilerini yargılamak yerine anlamak için zorlarlar.
He takes every opportunity to belittle you.
- O sizi küçümsemek için her fırsatı kullanır.
Do not belittle his suggestions.
- Onun önerilerini küçümseme.
Even his servants despised him.
- Onun uşakları bile onu küçümsedi.
Tom also despised Mary.
- Tom da Mary'yi küçümsedi.