Tom sık sık nükte yapar.
 - Tom frequently makes witty remarks.
Tom her zaman nükte yapıyor.
 - Tom is always making witty remarks.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
 - The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
 - Wit gives zest to conversation.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
 - If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
Eğer yabancı bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız, o dili bir yerli ile mümkün olduğunca sık konuşmalısınız.
 - If you want to learn a foreign language well, you should speak that language with native speakers as often as you can.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
 - Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
Farkında olmadan tam yanımdan geçti.
 - She passed right by me without noticing.
Yani benim fikrimin nesi var?
 - So what's wrong with my idea?
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
 - So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
 - Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
 - A good sense of humor will help you deal with hard times.
O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
 - She knows better than to argue with him.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
 - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
 - With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
 - His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Ben senin ince zekana sahip değilim.
 - I don't have your wit.