Select Keyboard: Türkçe ▾ X
  | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
 
 
 
 
  | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
Cüzdanımda daha fazla para yok.
 - I have no more money in my wallet.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
Ben senden daha güzelim.
 - I am more beautiful than you.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
 - Cows are more useful than any other animal in this country.
Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
 - Tom reads more books than anyone else I know.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
 - All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
 - All languages are equal, but English is more equal than the others.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
 - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
 - A bat is no more a bird than a rat is.
Seni ondan daha çok seviyorum.
 - I love you more than her.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Daha fazla bir şey var mı?
 - Is there something more?
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
 - That's nothing more than greenwashing.