Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti.
- He went so far as to call me a liar.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.