Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
- Sami was frantically waving a flashlight.
Tom çılgınca mücadele etti.
- Tom struggled frantically.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.