Onun yardım teklifini açıkça reddetti.
 - He flatly refused her requests for help.
O, içeri girmemi açıkça reddetti.
 - He flatly refused to let me in.
Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
 - She flatly refused to let him in.
Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
 - His secretary flatly denied leaking any confidential information.