ihr , ihre

listen to the pronunciation of ihr , ihre
İngilizce - Türkçe

ihr , ihre teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

her
ona

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank loaned her 500 dollars.

her
kendine

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı. - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.

her
onu

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

Onu sevip sevmediğini bilmiyorum. - I don't know whether you like her or not.

her
dişil onun
her
onun

Onun görünümünü çekici bulurum. - I find her appearance attractive.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi. - She said NO to herself. She said YES aloud.

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

her
ondan

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

her
dişil onu
their
onların

Onların konuşmaları devam etti. - Their conversation went on.

Onların erkek çocuğunun adı John. - Their son's name is John.

theirs
onların

Sizin takımınız çok iyi fakat onlarınki en iyi. - Your team is very good, but theirs is the best.

Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür. - Our school is larger than theirs.

her
(dişil) onu
her
o
theirs
onlarınki

Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür. - Our school is larger than theirs.

O bavul onlarınki değil. - That suitcase isn't theirs.

theirs
onlara

Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu. - A policeman asked the girls if the car was theirs.

Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki. - This book belongs to them. It's theirs.