Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Ben seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum.
- I love you better than he.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Keşke daha zeki olsaydım.
- I wish I were clever.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
- I wonder what it feels like to be rich.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
- I think it won't rain tomorrow.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Eminim bunu bilmiyordun.
- I bet you didn't know that.
Eminim her şey yoluna girecek.
- I bet all will turn out well.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım kaza geçirmemiştir.
- I hope he hasn't had an accident.
Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.
- I hope you have a good trip.
Umarım ünlü biri benim şarkılarımdan birini çalar.
- I hope someone famous sings one of my songs.
Umarım kötü bir şey olmaz.
- I hope something bad doesn't happen.
Çirkinsin ama seni seviyorum.
- You're ugly... but I love you.
Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.
- I love you and I want to marry you.
Niçin oraya gitmek istemediğini anlıyorum.
- I see why you don't want to go there.
Ne demek istediğini anlıyorum.
- I see what you meant.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
Galiba beş senedir evliler.
- I think they have been married for five years.
Galiba mektubun şu kitabın altında.
- I think your letter is under that book.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
- I think something may have happened to Tom.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want another girlfriend. I want you.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Tom, şu anda sana ihtiyacım var.
- Tom, I need you right now.
Garajda sana ihtiyacım var.
- I need you in the garage.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
- Mm-hm. I think so too.
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
- Yeah. I think so, too.
İstersen burada uyuyabilirsin. İtirazım yok.
- You can sleep here if you want. I don't mind.
Kalmaya itirazım yok.
- I don't mind staying.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- Her car broke down on the interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.