Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I want to go to America someday.
Ben seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum.
- I love you better than he.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Keşke daha zeki olsaydım.
- I wish I were clever.
Bu düğmeye basarsam ne olur acaba?
- I wonder what happens if I press this button.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.
- I think Mary is too young to wear makeup.
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
- I think everyone looks back on their childhood with some regret.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Haftanın sonundan önce Tom'u göreceğimize bahse girerim.
- I bet we'll see Tom before the end of the week.
Bu fotoğrafı Tom'un çektiğine eminim.
- I bet Tom took this photo.
Eminim her şey yoluna girecek.
- I bet all will turn out well.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Umarım sizin için işler yolunda gidiyordur.
- I hope things have been going well for you.
Umarım ünlü biri benim şarkılarımdan birini çalar.
- I hope someone famous sings one of my songs.
Umarım kötü bir şey olmaz.
- I hope something bad doesn't happen.
Çirkinsin ama seni seviyorum.
- You're ugly... but I love you.
Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.
- I love you and I want to marry you.
Amacını anlıyorum, Tom.
- I see your point, Tom.
Ne demek istediğini anlıyorum.
- I see what you meant.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.
- I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Galiba denememek daha iyi.
- I think it's better not to try it.
Galiba beş senedir evliler.
- I think they have been married for five years.
Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
- I think something may have happened to Tom.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Tom, buraya gel, seni istiyorum.
- Tom, come here, I want you.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Acaba evrende yalnız mıyız diye merak ediyorum.
- I wonder if we're alone in the universe.
Bu yüzden sana ihtiyacım var.
- That's why I need you.
Hayatımda sana ihtiyacım var.
- I need you in my life.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
- Mm-hm. I think so too.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Kalmaya itirazım yok.
- I don't mind staying.
Onu senin için yapmaya itirazım yok.
- I don't mind doing that for you.
Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- Her car broke down on the interstate.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.