hoşlan

listen to the pronunciation of hoşlan
Türkçe - İngilizce
enjoy

He enjoyed reading detective stories. - O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

care for

I do not much care for this kind of drink. - Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

{f} liking

Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish. - Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

Mary's boss is a bit too tactile for her liking. - Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.