Tom has to get ready for work.
- Tom iş için hazırlanmak zorunda.
You'd be amazed how long it takes Tom to get ready in the morning.
- Abraham'ın sabahları hazırlanmasının ne kadar zaman aldığına şaşırırdın.
You should prepare for the worst.
- En kötüsü için hazırlanmalısın.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
She is busy preparing for an examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
Tom was well prepared for the exam.
- Tom sınav için iyi hazırlandı.
She prepared the meal in a very short time.
- O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.