Öğretmen bana konuşmamı hazırlamak için daha çok zaman harcamam gerektiğini söyledi.
- My teacher told me that I should have spent more time preparing my speech.
Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
- Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
Tom yarınki dersler için hazırlanıyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
O, sınava hazırlanmakla meşgul.
- He is busy preparing for the examination.
Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
- I had little time to prepare the speech.
Test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test.
En kötüsü için hazırlanmalısın.
- You should prepare for the worst.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
We prepared the spacecraft for takeoff.
... are preparing ourselves. ...
... MARVIN CHOW: And then obviously, while preparing to ...