Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- May I leave my belongings on the bus?
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
Tom tüm varlıklarını kaybetti.
- Tom lost all his belongings.
O onun gitmesini ve tüm özel eşyalarını almasını istedi.
- She asked him to leave and take all his belongings.
Özel eşyalarımı saklamak istiyorum.
- I'd like to put my belongings away.
Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.
- Put your name on all your belongings.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Afraid of hurting his feelings, I didn't tell him the truth.
- Da ich Angst hatte, seine Gefühle zu verletzen, habe ich ihm nicht die Wahrheit erzählt.
I'm sorry I didn't reply to you sooner.
- Es tut mir leid, dass ich dir nicht früher geantwortet habe.