hırsızlık teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- robbery
I was sentenced to three years for robbery.
- Hırsızlık nedeniyle üç yıl hapse mahkum edildim.
When did the robbery take place?
- Hırsızlık ne zaman gerçekleşti?
- (Hukuk) theft
Tom had nothing to do with the theft.
- Tom'un hırsızlıkla bir ilgisi yoktu.
She is guilty of theft.
- O hırsızlıktan suçludur.
- burglary
Tom did time for burglary.
- Tom hırsızlık için hapse girdi.
Tom faces a burglary charge.
- Tom hırsızlık suçlamasıyla karşı karşıyadır.
- heist
- larceny
- (Latin) furtum
- priggishness
- (Ticaret) graft
- (dükkân) shoplifting
- rip off
- steal
Can you teach me how to steal?
- Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?
I would rather starve to death than steal.
- Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- hijack
- thievery
- hijacking
- theft, thieving, thievery, larceny; burglary
- break in
- pilferage
- shoplifting
Tom was arrested in Boston for shoplifting.
- Tom, hırsızlık nedeniyle Boston'da tutuklandı.
Tom got arrested for shoplifting.
- Tom hırsızlık için tutuklandı.
- roguery
- {i} stealing
Tom was caught red-handed, stealing from the cash register.
- Tom yazar kasadan hırsızlık yaparken suçüstü yakalandı.
Nobody ever caught Tom stealing.
- Şimdiye kadar kimse Tom'u hırsızlık yaparken yakalamadı.
- {i} housebreaking
- {i} thieving
- caper
- hırsızlık yapmak
- steal
- hırsız
- burglar
If a burglar came into my room, I would throw something at him.
- Odama bir hırsız girse, ona bir şey fırlatırım.
When Tom leaves at night, he turns on the burglar alarm.
- Tom gece gittiğinde hırsız alarmını açar.
- hırsız
- {i} thief
They tied the thief to the tree.
- Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
The thief was caught in the act.
- Hırsız suçüstü yakalandı.
- hırsız
- robber
I was sentenced to three years for robbery.
- Hırsızlık nedeniyle üç yıl hapse mahkum edildim.
The police seized the robber by the neck.
- Polis hırsızı yakasından yakaladı.
- hırsızlık yapmak
- rob
- hırsızlık etmek
- steal
- hırsızlık etmek
- rob
- hırsızlık sigortası
- (Sigorta) theft protection
- hırsızlık yapan
- thievish
- hırsızlık yaparak
- housebreaking
- hırsızlık yapmaya eğilimli
- thievish
- hırsızlık etmek/yapmak
- to commit theft
- hırsızlık gibi
- thievish
- hırsızlık ile ilgili
- burglarious
- hırsızlık malı
- stolen goods
- hırsızlık niyeti
- (Kanun) larcenous intent
- hırsızlık riski
- (Ticaret) theft risk
- hırsızlık yaparak çalmak
- burglarize
- hırsızlık yaparak çalmak
- burgle
- hırsızlık yapmak
- heist
- hırsızlık yapmak
- break into
- hırsızlık yapmak
- thieve
- hırsızlık yapmak
- to steal, to thieve, to commit a theft
- hırsızlık çetesi elemanı
- dacoit
- hırsızlık önleme contası
- anti-theft gasket
- hırsızlık önleme kaseti
- anti-theft cassette
- hırsızlık önleme sistemi
- (Otomotiv) antitheft system
- hırsızlık önleme sistemi
- (Otomotiv) anti theft system
- hırsızlık önlenmesi
- theft prevention
- hırsız
- gonoph
- hırsız
- sneak thief
- hırsız
- rogue
- hırsız
- picklock
- hırsız
- prig
- hırsız
- ladron
- hırsız
- (Argo) tealeaf
- hırsız
- ganef
- hırsız
- housewrecker
- hırsız
- (Ticaret) grafter
- hırsız
- crook
- hırsız
- thieving
Have you ever heard the saying: Lying leads to thieving?
- Sen hiç yalan söyleme hırsızlığa götürür sözünü duydun mu?
- hırsız
- shoplifter
- hırsız
- (Argo) gonif
- hırsız
- ganof
- hırsız
- pilferer
- hırsız
- shifter
- hırsız
- cat burglar
The cat burglar must have entered the mansion from the roof.
- Kedi hırsız köşke çatıdan girmiş olmalı.
- ağır cezayı gerektiren hırsızlık
- aggravated larceny
- bir hırsızlık oldu
- There has been a break in
- büyük hırsızlık
- grand larceny
- evde hırsızlık yapan
- (Kanun) housebreaker
- evden hırsızlık yapan
- (Kanun) burglar
- evden hırsızlık yapan
- (Kanun) house breaker
- evden hırsızlık yapan
- (Kanun) burgler
- evden hırsızlık yapma
- (Kanun) house breaking
- hırsız
- purloiner
- hırsız
- larcenist
- hırsız
- lurcher
- hırsız
- scrounger
- hırsız
- hijacker
- hırsız
- (dükkân) shoplifter
- hırsız
- yegg
- hırsız
- cracksman
- hırsız
- picaroon
- hırsız
- lifter
- hırsız
- larcener
- hırsız
- thief; burglar; thieving
- hırsız
- yeggman
- hırsız
- housebreaker
- hırsız
- ladrone
- hırsız
- larcenous
- küçük hırsızlık
- petty larceny
- lütfen hırsızlık raporunu doldurun
- Please fill out a theft report