Lütfen bana hikayeyi ayrıntılı olarak anlat.
- Bitte erzähl mir die Geschichte ganz genau.
Hikaye onun ölümü ile sona erer.
- Die Geschichte endet mit seinem Tod.
Susan Amerikan tarihi bölümünde okuyor.
- Susan is majoring in American history.
Tarih çalışmayı severim.
- I like studying history.
Firmamızın uzun, uzun bir geçmişi var.
- Our company has a long, long history.
Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.
- Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago.
Uzun bir tarihçesi olan dilleri öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer learning languages that has a long history.
MSN sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?
- Where are the history records of our MSN chats?
MSN' deki sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?
- Where are the history records of our chats on MSN?
Karaciğer sorunu ile ilgili bir hikayem var.
- I have a history of liver trouble.
Tom ve Mary ayrılıyor. Bu eski hikaye.
- Tom and Mary have broken up. That's ancient history.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
- The photo he showed added color to his story.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- I live in a two story house.