Teyzemin bilgisayarında bir sürü virüs buldum.
- Auf dem Computer meiner Tante habe ich jede Menge Viren gefunden.
Nihayet bir ev buldum.
- Endlich habe ich ein Haus gefunden.
Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
- I haven't found a good place to pitch our tent yet.
O bir dökümhanede çalışıyor.
- He works in a foundry.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
- Zebras and giraffes are found at a zoo.
Aradığını bulmadan önce internet'te arama yapmak Tom'un on beş dakikasını aldı.
- It took Tom fifteen minutes of googling before he found what he was looking for.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
My bag was nowhere to be found.
- Meine Tasche konnte nirgendwo gefunden werden.
I found the book by chance.
- Ich habe dieses Buch zufällig gefunden.