Tom Mary'nin hikayesinden büyülenmişti.
- Tom was fascinated by Mary's story.
Tom büyülenmiş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be fascinated.
Tom kelepçeli olacak.
- Tom will be handcuffed.
Tom kelepçeli olmayacak.
- Tom won't be handcuffed.
Tom ve Mary Japon çizgi filmi tarafından büyülendi.
- Tom and Mary are fascinated by Japanese anime.
Onun güzelliği tarafından büyülendim.
- I was fascinated by her beauty.
Tom yarım yenmiş böreği Mary'den kaptı ve onu yemeye başladı.
- Tom grabbed the half-eaten burrito from Mary and started eating it.
Tom son gözlemeye uzandı ama onu önce Mary kaptı.
- Tom reached for the last donut, but Mary grabbed it first.