fastened; bound

listen to the pronunciation of fastened; bound
İngilizce - Türkçe
merbut
tied
bağlanmak

Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum. - I don't want to be tied to one company.

tied
düğümlenmiş
tied
{f} bağla

Tom teknesini iskeleye bağladı. - Tom tied his boat to the dock.

Tom paketi sardı ve iplerle bağladı. - Tom wrapped the package and tied it with strings.

tied
{s} bağlı

Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız. - We have to keep our dog tied.

Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık. - We were tied to our decision because we signed the contract.

tied
{s} borç veren ülkeden satın alma şartı getiren
tied
{s} bağlanmış

Kitaplar birbirine bağlanmıştı. - The books were tied up in a bundle.

Rıhtıma bağlanmış birkaç balıkçı teknesi var. - There are a number of fishing boats tied up at the dock.

İngilizce - İngilizce
{s} tied
fastened; bound