zunächst einmal

listen to the pronunciation of zunächst einmal
German - Turkish
ilkönce, ilk ağızda
English - Turkish

Definition of zunächst einmal in English Turkish dictionary

first
birinci

O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı. - He carried off the first prize at the chess tournament.

O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü. - She boasted of having won the first prize.

at first
ilkönce
first
ilkönce
first
baş yer
at first
ilk önce

O, ona ilk önce inanmadı. - He didn't believe it at first.

O, ilk önce atı beğenmedi. - She didn't like the horse at first.

at first
ilk olarak

İlk olarak, her şey zor görünüyordu. - At first, everything seemed difficult.

İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor. - At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.

at first
evvela
at first
önce

O, ilk önce atı beğenmedi. - She didn't like the horse at first.

İlk önce kimse bana inanmıyordu. - No one believed me at first.

at first
ilk zamanlar

Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu. - Tom didn't believe Mary at first.

İlk zamanlar şüpheciydim. - I was skeptical at first.

at first
başlangıçta

Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim. - I was worried about my mistakes at first.

Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım. - At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.

first
(sıfat) ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen
first
{i} ilk, birinci. z
first
{i} ilkin, evvela, ilkönce, önce
first
ondan evvel
first
en ileride
first
{s} baş, en büyük
first
en büyuk
first
ayın ilk günü

Tom her ayın ilk gününde kira öder. - Tom pays rent on the first day of every month.

Kiranı her zaman ayın ilk gününde ödemen gerekiyor. - You're supposed to always pay your rent on the first of the month.

first
firsts en iyi kalite eşya