zararlıları

listen to the pronunciation of zararlıları
Turkish - English
pests
– living organisms, such as insects, weeds, fungi, rodents, and others, that cause damage, irritation or are otherwise troublesome or harmful
Animals or plants that harm the native plants and animals in a habitat
Loosely, vermin that feed on plants, and often transmit disease Any insect or animal which is detrimental to the health and well being of plants or other animals
plural of pest
Pests are organisms which may adversely effect public health or attack food and other materials important to mankind
All organisms that negatively impact agriculture operations and/or wildlife habitats, including plants, noxious weeds, insects, diseases, and rodents
zarar
loss

Their losses reached one million yen. - Zararları bir milyon yene ulaştı.

The insurance company will compensate her for the loss. - Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.

zarar
injury
zarar
{i} harm

That incident harmed his reputation. - Kaza onun şöhretine zarar verdi.

It can harm your eyes to read in the sun's light. - Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.

zarar
damage

The flood did great damage to the crops. - Sel, ekinlere büyük zarar verdi.

We went to court when they refused to pay for the damage. - Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.

zarar
{i} bad

Is eating between meals really bad for your health? - Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?

Drinking on an empty stomach is bad for your health. - Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.

zarar
detriment

Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health. - Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.

The poor educational policy is a detriment to Japan. - Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.

zarar
{i} cost

The damage will cost us a lot of money. - Zarar bize çok paraya mal olacak.

zarar
ravage

They ravaged the countryside, obliterating everything in their path. - Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..

zarar
injuries
zarar
mischief

Thoughtless speech may give rise to great mischief. - Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.

zarar
impairment
zarar
{i} hurt

It is not my intent to hurt you in any way. - Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.

Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt. - Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.

zarar
red ink
zarar
damages

Mr. Smith sued them for damages. - Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.

She sued him for damages. - O, ona zararlar için dava açtı.

zarar
wrong

I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom. - Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.

A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good. - Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.

zarar
noxa
zarar
insalubriousness
zarar
(Tıp) chronic hazard
zarar
injuriousness
zarar
eviler
zarar
evilest
zarar
impair

Heavy smoking impaired his health. - Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.

zarar
devastation
zarar
prejudicial
zarar
pernicious
zarar
abuse
zarar
(Ticaret) deficiency
zarar
(Kanun) lesion
zarar
disfavor
zarar
detrimentalness
zarar
deprediation
zarar
bane
zarar
wastage
zarar
disadvantage
zarar
depredation
zarar
perniciousness
zarar
scathe
zarar
derogation
zarar
damage to
zarar
do damage
zarar
undermining

Lack of sleep was undermining her health. - Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.

zarar
to harm
orman zararlıları
forest pests
zarar
sacrifice
zarar
average
zarar
forfeit
zarar
prejudice
zarar
(Hukuk) damage, injury, loss, prejudice, derogation
zarar
damage, harm, injury, detriment; loss
zarar
wreckage
zarar
evil
zarar
maleficence
zarar
com. loss
zarar
encroachment
zarar
damage, injury, detriment, harm
zarar
disservice
zarar
havoc
Turkish - Turkish

Definition of zararlıları in Turkish Turkish dictionary

ZARAR
(Osmanlı Dönemi) Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp.(Zarar, birşeye dahil olan eksikliktir ki, hastalık veya körlük, topallık gibi sakatlık demektir. Nitekim anadan doğma a'maya ve pek zayıf hastaya darir denilir. Mühimmat ve levazım tedarikinden âciz olmak da bu mânadadır. Binaenaleyh zararlılar; dertli, sakat, âciz, özürlülerdir. Bunların gayrı olan gayr-i uli-z zarar ise, sahih, salim ve kadir olanlar demek olur. E.T.)
Zarar
ziyan
zarar
Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat: "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar."- M. Ş. Esendal
zarar
Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
zararlıları
Favorites