Their losses reached one million yen.
 - Zararları bir milyon yene ulaştı.
The loss reached three million yen.
 - Zarar üç milyon yene ulaştı.
She can't even harm a fly.
 - O bir sineğe bile zarar veremez.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
 - Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
The flood did great damage to the crops.
 - Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
The government compensated the farmers for the damage to the crops.
 - Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.
Is eating fish every day bad for you?
 - Her gün balık yemek sizin için zararlı mı?
The bad weather marred the ceremony.
 - Kötü hava törene zarar verdi.
The poor educational policy is a detriment to Japan.
 - Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
If you eat a spoonful of sugar or a small piece of whole wheat bread, it seems that the bread would be less detrimental.
 - Bir kaşık şeker veya küçük bir parça tam buğday ekmeği yerseniz, ekmek daha az zararlı olacaktır.
The damage will cost us a lot of money.
 - Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
 - Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
 - Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
 - Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
If you ever do anything to hurt Tom, I'll kill you.
 - Tom'a zarar verecek bir şey yaparsan, seni öldürürüm.
She sued him for damages.
 - O, ona zararlar için dava açtı.
Mr. Smith sued them for damages.
 - Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
 - Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
 - Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
Heavy smoking impaired his health.
 - Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
 - Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.