yukarida

listen to the pronunciation of yukarida
Turkish - English

Definition of yukarida in Turkish English dictionary

yukarıda
above

The above-mentioned mail item has been duly delivered. - Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.

They live on the floor above. - Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.

yukarıda
hereinabove
yukarıda
1. above; upstairs. 2. (holding one's head) high: Başı yukarıda yürürdü. She would walk with her head held high
yukarıda
supra
yukarıda
aloft
yukarıda
upstairs

There were people talking upstairs. - Yukarıda konuşan insanlar vardı.

Tom is waiting upstairs. - Tom yukarıda bekliyor.

yukarıda
afore
yukarıda
on high; above; upstairs
yukarıda
overhead

Tom could hear helicopters overhead. - Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.

Tom heard a helicopter overhead. - Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.

yukarıda
over

The church is on the hill overlooking the city. - Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

yukarıda
on high
yukarıda
(Bilgisayar) super
yukarıda
up
Yukarıda
above to
Yukarıda
above it
yukarıda
the above
yukarıda
up there

Can you see anything up there? - Yukarıda bir şey görebiliyor musun?

The book is up there. - Kitap orada, yukarıda.

yukarıda
from the above
yukarı
up
yukarıda adı geçen
above mentioned
yukarıda bahsedilen
before mentioned
yukarıda belirtildiği gibi
as stated above
yukarıda belirtildiği üzere
as stated above
yukarıda denildiği gibi
do
yukarıda geçen
above, aforesaid
yukarıda geçen
supra
yukarıda olan şey
above
yukarıda söylenen
(Hukuk) aforesaid
yukarıda tutmak
hold up
yukarıda, havada
(Askeri) overhead
yukarı
upstairs

She shut the door and went upstairs. - Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.

Go upstairs and bring down my trunk. - Yukarı çık ve bavulumu getir.

yukarı
(Bilgisayar) top
yukarı
upper part
yukarı
(Bilgisayar) move up
yukarı
upper
yukarı
hyper-
yukarı
above

She is certainly above forty. - O kesinlikle kırkın yukarısındadır.

See the example given above. - Yukarıda verilen örneğe bak.

yukarı
aloft
Yukarı
to the top
akılı başından bir karış yukarı/yukarıda
impulsive, rash, impetuous (someone) who does the first thing that comes into his head
yukarı
upper; upstairs: yukarı daire the upstairs flat. Yukarı Mısır Upper Egypt
yukarı
upper part; upstairs
yukarı
upper, superior in social position: yukarı sınıf upper class
yukarı
upwards
yukarı
(moving) up; (going) upstairs: Yukarı çıktı. He went upstairs
yukarı
up, upwards, above; upstairs; high, upper, top; upper part, top; upstairs
yukarı
high

I teach French at the high school up the street. - Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.

As we go up higher, the air becomes cooler. - Biz yukarı çıkarken hava soğur.

yukarı
upward
yukarı
hyper
Turkish - Turkish

Definition of yukarida in Turkish Turkish dictionary

yukarıda
Üst tarafta olan
Yukarıda
(Osmanlı Dönemi) ÂNİFEN
yukarıda
yukarda
yukarı
Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
yukarı
Aşama, sınıf, makam bakımından ilerde olan
yukarı
Bir şeyin üst bölümü, aşağı karşıtı, fevk
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya: "Yukarı, kocasının odasına çıktı."- M. Ş. Esendal
yukarı
Yetkili kimse
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan
yukarida
Favorites