yemler

listen to the pronunciation of yemler
Turkish - English
Feeds
decoys
yem
bait

I think it's time for me to put new bait on the hook. - Sanırım oltaya yeni bir yem takmamın zamanıdır.

Without bait, it'll be hard to catch any fish. - Yem olmadan, herhangi bir balık yakalamak zor olacaktır.

yem
{i} forage
yem
{i} prey
yem
(Denizbilim) fishmeal
yem
feed stuff
yem
pellet feed
yem
{i} fodder
yem
decoy
yem
lure
yem
feed

My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten. - Annem bana hepimiz yemek yeyinceye kadar köpeği beslemememi rica etti.

I didn't feed the dog. - Köpeğe yemek vermedim.

Yem
feed in
karma yemler
(Tarım) mixed feeds
mineral yemler
(Tarım) mineral feeds
yem
priming, primer (for a gun)
yem
(dry) feed (for animals); fodder
yem
draw

After dinner, we all went into the drawing room. - Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.

yem
provender
yem
food; fodder, feed, provender; bait, decoy, lure
yem
food

Dieticians are experts in the food industry. - Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

yem
bait (used to lure fish, birds, etc.)
yem
silage
English - English

Definition of yemler in English English dictionary

yem
Alternative spelling of hyem
yem
Geordie, alternative spelling of hyem
Turkish - Turkish

Definition of yemler in Turkish Turkish dictionary

Yem
(Osmanlı Dönemi) ALİKA
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen; kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
yem
Ağızotu
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne: "İtina ile iğneye yemi taktı."- S. F. Abasıyanık
yem
Ağız otu
yem
Hayvan yiyeceği
yem
Hayvan yiyeceği: "Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok."- M. Ş. Esendal