yemler

listen to the pronunciation of yemler
التركية - الإنجليزية
Feeds
decoys
yem
bait

Tom put bait on the hook. - Tom oltaya yem taktı.

He put live bait on a hook. - O, oltaya canlı yem taktı.

yem
{i} forage
yem
{i} prey
yem
(Denizbilim) fishmeal
yem
feed stuff
yem
pellet feed
yem
{i} fodder
yem
decoy
yem
lure
yem
feed

I didn't feed the dog. - Köpeğe yemek vermedim.

I would rather feed my dog before we eat. - Biz yemeden önce köpeğimi beslemeyi tercih ederim.

Yem
feed in
karma yemler
(Tarım) mixed feeds
mineral yemler
(Tarım) mineral feeds
yem
priming, primer (for a gun)
yem
(dry) feed (for animals); fodder
yem
draw

After dinner, we all went into the drawing room. - Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.

yem
provender
yem
food; fodder, feed, provender; bait, decoy, lure
yem
food

Do you like Japanese food? - Japon yemeklerini sever misin?

Dieticians are experts in the food industry. - Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.

yem
bait (used to lure fish, birds, etc.)
yem
silage
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف yemler في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

yem
Alternative spelling of hyem
yem
Geordie, alternative spelling of hyem
التركية - التركية

تعريف yemler في التركية التركية القاموس.

Yem
(Osmanlı Dönemi) ALİKA
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen; kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
yem
Ağızotu
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne: "İtina ile iğneye yemi taktı."- S. F. Abasıyanık
yem
Ağız otu
yem
Hayvan yiyeceği
yem
Hayvan yiyeceği: "Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok."- M. Ş. Esendal
yemler
المفضلات