yaymacı

listen to the pronunciation of yaymacı
Turkish - English
sidewalk peddler (whose goods are spread out in front of him)
yay
spring
yay
bow

Life isn't tied with a bow, but it's still a gift. - Hayat bir yayla bağlı değildir ama o hâlâ bir hediyedir.

We have to get Heracles' bow back. - Heracles'in yayını geri almalıyız.

yay
longbow
yay
(Bilgisayar) stretch
yay
string

Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet. - Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.

A violin is a stringed instrument. - Keman, yaylı bir enstrümandır.

yay
(Bilgisayar) expand

The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand. - Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.

yay
release

In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code. - Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.

I cannot release that information. It is private. - O bilgiyi yayınlayamam. O özel.

yay
{f} disseminated
yay
volute spring
yay
{f} spreading

Who could be spreading that news? - Bu haberi kim yayıyor olabilir?

Tom was guilty of spreading lies about Mary. - Tom Mary hakkında yalanları yaymakla suçluydu.

yay
disseminate

That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted. - O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.

yay
spread

The fire spread and licked the neighboring house. - Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.

A dreary landscape spread out for miles in all directions. - Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

Yay
Sagittarius
Yay
Archer
Yay
astrology Sagittarius, the Archer
yay
arch
yay
coil
yay
arc

The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice. - Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.

yay
spring; string
yay
coil spring
yay
bow; arch; spring; arc
yay
emit

Planets don't emit light by themselves. - Gezegenler kendiliğinden ışık yaymazlar.

Flesh does not emit light... or does it? - Ten ışık yaymaz... ya da yayar mı?

English - English
English - Turkish

Definition of yaymacı in English Turkish dictionary

yay
bu kadar
yay
oleyy! yaşasın! sevinç belirtisi