He works hard so that he can study abroad.
 - O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
I need some apples so I can make an apple pie.
 - Elmalı pasta yapabilmem için birkaç elmaya ihtiyacım var.
He works hard so that he can study abroad.
 - O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
You didn't do a very good job, I said.
 - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
The girl did nothing but cry.
 - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Why doesn't anybody translate my sentences?
 - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
 - Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
 - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
Can you do it in one day?
 - Onu bir günde yapabilir misin?
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
 - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
This table is made of wood.
 - Bu masa tahtadan yapılmıştır.
He was guilty of making a mistake.
 - O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Don't be afraid of making mistakes.
 - Hatalar yapmaktan korkmayın.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
 - Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
 - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
She can't have done such a thing.
 - O öyle bir şey yapmış olamaz.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She made up her face in 20 minutes.
 - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
This stool is made up of leather and wood.
 - Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
Tom doesn't know what to make of this.
 - Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
 - Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
They voted to create a committee.
 - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
She made coffee for all of us.
 - O hepimiz için kahve yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
 - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
 - O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
Tom committed a bank robbery.
 - Tom bir banka soygunu yaptı.