Do you go?.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
This table is made of wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
- Dr. Jackson otopsi yapıyor.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
He cannot have done such a thing.
- Öyle bir şey yapmış olamaz.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
She has made up her mind to go to America to study.
- O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
They voted to create a committee.
- Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Tom committed a bank robbery.
- Tom bir banka soygunu yaptı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
She makes her own clothes.
- O kendi elbiselerini yapıyor.
That makes you happy, right?
- Bu seni mutlu yapıyor, değil mi?