He structured the loan with a twenty-year term.
The bridge is under construction.
 - Köprü yapım aşamasındadır.
A new road is under construction.
 - Yeni bir yol yapım aşamasındadır.
These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
 - Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
All the elements of a data structure are public by default.
 - Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
A man cannot be made in a mold.
 - Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She has a robust constitution.
 - Onun sağlam bir yapısı var.
This building is a capsule hotel lodging men and women.
 - Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.
The building was built in 1960.
 - Bina 1960'ta yapıldı.
The building will be made of concrete on a steel framework.
 - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
This is a picture frame made of plastic.
 - Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
Esperanto is not only nominally but also structurally an international language.
 - Esperanto sadece nominal olarak değil aynı zamanda yapısal olarak da uluslararası bir dildir.
This building is not structurally sound.
 - Bu bina yapısal olarak sağlam değil.
No formal action was taken.
 - Resmi bir işlem yapılmadı.
It is important that you attach your photo to the application form.
 - Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
This vacuum cleaner makes a lot of noise.
 - Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
My mother taught me how to make osechi.
 - Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.
A new road is under construction.
 - Yeni bir yol yapım aşamasındadır.
Tom worked for a construction company in Boston.
 - Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
 - Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
India ink produces an interesting pattern when used as a dye.
 - Çini mürekkebi boya olarak kullanıldığı zaman ilginç bir yapı üretir.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
 - Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
 - Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
He's making a table in his workshop.
 - Atölyesinde bir tablo yapıyor.
It works exactly as advertised.
 - O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
The money was appropriated for building the gymnasium.
 - Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
My father is a master builder.
 - Babam bir yapı ustasıdır.
Tom is majoring in chemistry.
 - Tom kimyada ihtisas yapıyor.
Do you study chemistry?
 - Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Tom was given a blood transfusion.
 - Tom'a kan nakli yapıldı.
Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
 - Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
Our rocket is being built.
 - Bizim roket yapılıyor.
The whole framework was made of iron.
 - Bütün iskelet demirden yapıldı.
The building will be made of concrete on a steel framework.
 - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
These warm socks are made from alpaca fiber.
 - Bu kışlık çoraplar alpaka liften yapılır.
Muscles are made of hundreds of thin fibers.
 - Kaslar yüzlerce ince liften yapılmıştır.
The new edifice of the theatre looks very splendid.
 - Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
 - Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
The dress is made of a thin fabric.
 - Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
These socks are made from bamboo fibre.
 - Bu çoraplar bambu lifinden yapılır.
If you want quality, pay for it.
 - Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.
The life preserver must be made of high quality materials.
 - Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
Death is a disgusting thing that nature has to hide, and it does it well.
 - Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.
Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
 - Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
Tom worries about making mistakes at work.
 - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
My mother gave me a pair of gloves of her own making.
 - Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
The majority of big banks are introducing this system.
 - Büyük bankaların çoğunluğu bu sisteme geçiş yapıyor.
Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.
 - Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.