He implored her to come back.
 - O onun geri gelmesi için yalvardı.
She implored him to come back.
 - O onun geri gelmesi için yalvardı.
Tom pleaded with Mary to stay.
 - Tom Mary'nin kalması için yalvardı.
She pleaded with him to stay a little bit longer.
 - O, biraz daha uzun kalması için ona yalvardı.
Do not abandon us, I entreat.
 - Bizi terk etmeyin, yalvarıyorum.
She looked at me with a passionate expression of entreaty.
 - O bana tutkulu bir yalvarma ifadesiyle baktı.