yaşadı

listen to the pronunciation of yaşadı
Turkish - English
lived

She asked him where he lived. - O, ona nerede yaşadığını sordu.

She had lived in Hiroshima until she was ten. - On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.

Simple past tense and past participle of live
past of live
{s} having life, having a certain kind of life (used mainly in combination)
Having life; used only in composition; as, long-lived; short- lived
yaşa
{f} live

Meerkats live in Africa. - Mirketler Afrika'da yaşar.

Please tell me where you will live. - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.

yaşa
{f} living

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

They don't know what difficulties Tom went through in his youth. - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

Do you know where Miss Hudson lives? - Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

yaşa
inhabit

What animals inhabit those islands? - Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?

Indians inhabited this district. - Yerliler bu bölgede yaşadılar.

yaşa
subsist
Turkish - Turkish

Definition of yaşadı in Turkish Turkish dictionary

Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret