Fazla seçeneğin kalmadı.
- Du hattest sonst keine Wahl.
Teklifi kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.
- Ich hatte keine andere Wahl, als das Angebot anzunehmen.
Son zamanlarda hiç gazete okumadım, bu yüzden bu yıl seçimlerde kimin aday olduğunu bilmiyorum.
- Ich habe in letzter Zeit gar keine Zeitung gelesen; daher weiß ich nicht einmal, wer in der Wahl dieses Jahr kandidiert.
Biz bir seçim yapmak zorundayız.
- Wir müssen eine Wahl treffen.
Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
- Tom advised Mary to take some time to think over her options.
Tom seçeneklerini düşündü.
- Tom considered his options.
Ben iki şıklar arasında seçtim.
- I chose between two options.
Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.
- We don't have a lot of options here.