Erkek kardeşim, bir araba satın almak için yeterince zengindir.
 - My brother is rich enough to buy a car.
Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
 - Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
Sana bir içki ısmarlamak istiyorum.
 - I'd like to buy you a drink.
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
 - I want to buy you dinner.
Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
 - I never go out without buying something.
Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
 - I want to buy a pair of ski boots.