very abstract; difficult to comprehend or surmount; grand; noble

listen to the pronunciation of very abstract; difficult to comprehend or surmount; grand; noble
English - Turkish

Definition of very abstract; difficult to comprehend or surmount; grand; noble in English Turkish dictionary

high
{s} önemli

Bu, günümün önemli olayıydı. - This was the highlight of my day.

Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir. - High fever is a prominent symptom of this disease.

high
uyuşturucu etkisi altında
high
{s} sarhoş
high
on high gökte
high
taşkın (neşe)
high
barometrenin yüksek olduğu bölge
high
öfkelenmek
high
fahiş (fiyat)
high
yüksek derece

Eroin yüksek derecede bağımlılık yapar. - Heroin is highly addictive.

Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir. - Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.

high
doruk

Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı. - Prices have reached a 13-year high.

Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır. - The peak of mount Everest is the highest spot in the world.

high
mutluluk
high
coşku
high
büyük heyecan
high
yükseğe

Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa. - No bird soars too high if he soars with his own wings.

Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır. - If jumps too high the rat - it's captured by the cat.

high
(sıfat) yüksek, yukarı, uyuşturucu almış, üst, büyük, şiddetli, aşırı, önemli, soylu, yüce, ileri, üstün, neşeli, sarhoş, uçmuş, esrarın etkisinde
high
{s} aşırı
high
{s} üstün

Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır. - This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.

Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır. - The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers.

high
{s} yüce
high
{s} kibirli, kendini beğenmiş
high
{i} uçma

Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa. - No bird soars too high if he soars with his own wings.

English - English
high
very abstract; difficult to comprehend or surmount; grand; noble

    Hyphenation

    ve·ry abstract; dif·fi·cult to com·pre·hend or surmount; grand; no·ble

    Pronunciation

Favorites