O, asistanına oldukça fazla güvenir.
- He trusts his assistant quite a lot.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
Kendisi bir arkeolog'un yardımcısıdır.
- He is an archeologist's assistant.
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- His assistant polished his shoes.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- Tom works as a shop assistant.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.
- Old people were tricked by the shop assistant.