Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

verilmiş

listen to the pronunciation of verilmiş
Turkish - English
given

Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions. - Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.

Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature. - Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.

dedicated
bestowed
expensed
delivered
Verilmiş sadakası varmış
He's had a lucky escape
ver
give

Give me something to do. - Bana yapacak bir şey ver.

Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature. - Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.

aksan verilmiş
(Dilbilim) accented
alarm verilmiş
alarmed
cevap verilmiş
answered
elle şekil verilmiş
fashioned
emre verilmiş birlik
(Askeri) attached unit
güven verilmiş
assured
hüküm verilmiş
doomed
isim verilmiş varlıklar
(Bilgisayar) named entities
izin verilmiş
authorised
oybirliği ile verilmiş
unanimous
ver
(Bilgisayar) export

The export of arms was not allowed. - Silah ihracatına izin verilmedi.

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback. - İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

ver
(Bilgisayar) issue

I give you five minutes to resolve this issue. - Sana bu problemi çözmen için beş dakika veriyorum.

I voted for the bond issue. - Tahvil ihracı lehinde oy verdim.

ver
(Bilgisayar) export as
yetki verilmiş
authorised
yetki verilmiş
authorized
ver
{f} given

We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing. - Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.

Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature. - Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.

ver
{f} rendering
ver
render

I cannot render a judgment on that. - Bu konuda bir karar veremiyorum.

ver
{f} giving

Television is a very important medium for giving information. - Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.

He responded by giving the OK gesture. - EVET işareti vererek yanıtladı.

ver
gave

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

My uncle gave him a present. - Amcam ona bir hediye verdi.

ver
{f} grant

We were granted the privilege of fishing in this bay. - Bize bu koyda özel balık tutma izni verildi.

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

ver
brought forth
ver
mete out
ver
favour with
ver
bestow

The manager bestowed a trophy on him. - Müdür ona bir kupa verdi.

That's a real strongman, bestow upon him a goblet of wine! - Gerçek güçlü bir adam, ona bir kadeh şarap ver!

ver
bring forth
karşılığı hakkıyla verilmiş
well-compensate
ver
granted

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

He'll be granted American citizenship. - Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

akım verilmiş
energized
ara verilmiş
suspended
avantaj verilmiş
advantaged
balıkçı gemisi süsü verilmiş savaş gemisi
Q ship
balıkçı gemisi süsü verilmiş savaş gemisi
Q boat
bayilik verilmiş
(Ticaret) franchised
bol verilmiş
showered
cesaret verilmiş
emboldened
deniz hava tesisi; tahsis edilmemiş fonlar; sıra numarası verilmiş hava kuvveti
(Askeri) naval air facility; nonappropriated funds; numbered air force
derinlik verilmiş
perspectival
derinlik verilmiş
perspective
düşünülerek verilmiş karar
balanced judgment
en az verilmiş
scrimpiest
enerji verilmiş
energized
fazla ışık verilmiş
over exposed
istenmeden verilmiş
unsolicited
kiraya verilmiş mülk
let
kudret verilmiş
energized
kudret verilmiş
energised
lezzet verilmiş
seasoned
numune olarak verilmiş
exampled
rehin verilmiş
gaged
rehine verilmiş varlık
(Ticaret) pledged asset
sancak verilmiş harekat üssü
(Askeri) collocated operating base
teminât olarak verilmiş
bailable
ver
seise
ver
favourwith
ver
reach

The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident. - İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty. - O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.

ver
cede
yetki verilmiş dişçi sınıfı istihkak listesi
(Askeri) authorized dental allowance list
yetki verilmiş sıhhi istihkak listesi
(Askeri) authorized medical allowance list
çırak olarak verilmiş
articled
öncelik verilmiş
prioritised
Turkish - Turkish

Definition of verilmiş in Turkish Turkish dictionary

VER
(Osmanlı Dönemi) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver $ : Âlim. Suhan-ver $ : Edip, şâir
VER
(Osmanlı Dönemi) (-) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver Âlim. Suhan-ver Edip, şâir
English - Turkish

Definition of verilmiş in English Turkish dictionary

ver
(Bilgisayar) sürüm

Bu sözlük en son sürüm değil. - This dictionary isn't the most recent version.

Tatoeba'nın yeni sürümünü görmeye çok sabırsızlanıyorum. - I'm very impatient to see the new version of Tatoeba.

verilmiş
Favorites