Teleskopla geçmişe bakıyoruz.
- Mit dem Teleskop schauen wir in die Vergangenheit.
Herkesi geleceğe götüremezsin, bazıları geçmişte kalmalı.
- Du kannst nicht jeden mit in die Zukunft nehmen, manche müssen in der Vergangenheit bleiben.
Geçmişsiz gelecek yoktur.
- There is no future without the past.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
Dört evin önünden geçtim.
- I passed by four houses.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
Gemi köprünün altından geçti.
- The ship passed under the bridge.
O, sınavı geçmiş olamaz.
- He can not have passed the exam.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı ve biz ne olduğunun farkına bile varmadan başka bir yıl daha geçmiş oldu.
- Days turned into weeks, weeks turned into months and, before we knew it, another year had passed.
Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
- Three years have gone by since we got married.
Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
- Just one year has gone by since my friend died.
Üçü çeyrek geçe gelecekler.
- He'll come at quarter past three.
Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.
- His brother passed away last month.
Tom geçen pazartesi girdiği sınavı geçti.
- Tom passed the test he took last Monday.
İnsanlar günümüzde popüler kültüre eskisinden daha çok önem vermekte.
- People attach more importance to popular culture today than in the past.
Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.
- My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.