Tom can meet you at the airport if you let him know your arrival time.
- Onu varış saatinizi bildirirseniz, Tom sizi havaalanında karşılayabilir.
I await your arrival.
- Ben varışını bekliyorum.
The journey is more important than the destination.
- Yolculuk varış noktasından daha önemlidir.
They reached their destination.
- Varış yerlerine ulaştılar.
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
How far is it to our destination?
- Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
Is there a tour guide available?
- Müsait bir tur rehberi var mı?
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Tom believes that life exists on other planets.
- Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
There are 340 species of hummingbirds.
- Sinekkuşlarının 340 türü vardır.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
I'll get in touch with you as soon as I arrive.
- Varır varmaz seninle temas kuracağım.
Is there something in there?
- Orada bir şey var mı?
I think that there is a man in there.
- Sanırım orada bir adam var.
Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın.
- The prices are variable, so shop around.